17 Ağustos 2014 Pazar

Öğrencilik Yıllarım


Kuzenimle İzmir’den ayrılıp, İstanbul’da üniversiteye başlamamızın ikinci yılıydı. Geçen sene ikimiz de aynı üniversiteyi kazanınca ailelerimiz okulumuza da yakın olduğu için Beşiktaş’tan bir ev tuttular. Kuzenim Yeşim ile ayrı bölümlerdeydik ama derslerin dışında günün geri kalanında genelde beraber olurduk. 



İkinci senemizde derslerimiz yoğunlaştığı ve çoğu akşam arkadaşlarla İstiklal’e takılmaya başladığımız için ev işleriyle uğraşsın diye bir teyze bulmaya karar verdik. Ufak bir araştırmadan sonra o günlerde kolayca ve ucuza bulunabilen Moldovalı bir teyze bulduk. İsmi Afina'ydı. Teyze diyorum ama kendisi 35 yaşında, o bölgenin tipik özellikleri olan yeşil gözlere, kum rengi saçlara ve bembeyaz bir tene sahip bakımlı bir kadındı. Temizliğimizi yapar, yemeğimizi hazırlar bazen de bir abla gibi dertlerimizi dinler, akıl verirdi.



Canım sıkkın olduğu için okuldan erken çıktığım ve kendimi odama, tek kişilik yatağıma attığım gündü. Afina temizliği bitirmiş mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Eve geldiğimi duyduğundan biraz sonra peşimden odama geldi.



- “Ne olmuş benim süt güzelime. Birisi mi sıktı canını anlat bakayım” diyerek yanıma gelip eliyle saçımı okşadı. 



Oldukça beyaz bir tene sahip olduğum için bana süt güzeli diye seslenirdi. Kuzenim ise babasına çektiği için biraz esmerdir. İkimiz yaklaşık aynı boydayız ama lisede okulun voleybol takımında oynayan kuzenimin aksine ben zayıf, ince yapılıyımdır.



- “Erkek arkadaşımla büyük bir kavga ettik ve sanırım bitti. Çok kötüyüm. Bugün hatta bu hafta boyunca bu yataktan çıkmak istemiyorum.” dedim ve sessizce ağlamaya başladım.



- “Seni üzdüğüne göre zaten seni hak etmiyordur. Eminim seni çok mutlu edecek ve sürekli yüzünü güldürecek birisi karşına çıkacak bir gün.” diye teselli etmeye çalıştı. 



- “Yalan söyleme bana, duymak istemiyorum. Herkesin erkek arkadaşı var, günlerini gün ediyorlar hatta sevişip ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Benim sadece elini tutabileceğim birisi bile yok.”



Başımı omzuna yasladım. Biraz sakinleşmiştim. Ona sarılınca kendimi daha iyi hissetmiştim. Derin bir nefes aldı, önemli bir şey söyleyecek gibi göğsünü şişirdi.



- “Bak süt güzelim genç kızken, arkadaş grubumuzda birbirimize bu gibi durumlarda destek olmak için yaptığımız bir şey vardı. İnsana dertlerini unutturur… ama aramızda kalacağına söz vermen lazım.”



- “Şuan beni mutlu edecek her şeye razıyım. Kimseye bir şey söylemem merak etme” dedim.



- “Moldova’da liseyi genelde yatılı okullarda okurduk. Yurt arkadaşları olarak birbirimizin her sırrını bilir her ihtiyacına yardım ederdik.”



Şaşkın bir şekilde ne diyecek diye sabırsızlıkla bekliyordum.



- “Sıkıntısı, derdi olan kızlar oralarıyla... bilirsin işte vajinalarıyla oynar orgazmın verdiği mutluluğa sığınırlardı. Bazen, ihtiyacı olan kızın vajinasıyla arkadaşları olarak biz ilgilenirdik. Sen de denemelisin, seni nasıl rahatlattığına göreceksin.” dedi.



- “Ama ben nasıl yapılır bilmiyorum ki”dedim.



- “İstersen yardım ederim, yanlış anlamazsan tabi” dedi çekinerek.



Kulaklarıma inanamıyordum. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Arkadaşlarımdan duyardım ama bu zamana kadar hiç öyle bir şey yapmamıştım. Hem de yabancı bir kadının önünde yapmak düşüncesi, hatta bunları konuşuyor olmak beni çok tedirgin etmişti. Afina bunu fark etmiş olmalı ki ilk adımı kendisi attı. Elini yavaşça omzumdan aşağıya doğru okşar gibi kaydırdı. Önce göğsüme doğru oradan da bacaklarımın arasına. Karşı koymak istiyordum ama donmuş kalmıştım.



- “Korkma meleğim, seni rahatlatmak için her şey; istemediğin an söyle, dururum” diye fısıldadı.



Önce, beyaz eteğimi belime doğru sıyırdı ve bacaklarımı yavaş hareketlerle okşamaya başladı. Yeşil gözleriyle doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Yüzlerimiz arasında on santim mesafe vardı.



- “Cildin kadife gibi süt güzelim. Ne kadar hoş, ne kadar güzel.” diye fısıldadı.



Heyecanlanmıştım; o zamana kadar hissetmediğim şeyler hissediyordum. Midem de bir şeyler geziniyordu, bacaklarımın arasında bir ateş yakmışlar da alevleri bacaklarımı yakıyordu. Elini yavaşça bacaklarımın arasında gezdirdi ve sonunda amıma doğru götürdü. Külotumun üstünden amımı avuçladı, hafif hafif okşamaya başladı. Zevkten ve heyecandan nefesim kesilmişti.



- “Hmm sanırım çamaşırını değiştirmen gerekecek, sırıl sıklam olmuş” dedi.



Artık yüzlerimiz iyice birbirine yaklaşmıştı. Dudakları dudaklarıma değdi, ama öylece duruyordu. Ne yapacağımı bilemedim. Dudaklarını dudaklarımın arasına aldım ve yavaşça emmeye başladım. onun da beklediği buydu. Bana doğru eğilip beni yatağa sırt üstü yatırdı. O da benim dudaklarımı emiyordu, bazen diliyle dudaklarımı yalıyordu. Bir yandan da külotumun üstünden amımı okşuyordu. Parmakları amımın dudaklarına masaj yapıyordu adeta. O an tek düşündüğüm bu zevkin hiç bitmemesiydi. Nefessiz kalacak kadar hızlı atıyordu kalbim. Bunu fark etmiş olmalı ki;



- “Sakin ol meleğim önce şu üstündekilerden kurtulalım, ne dersin.” dedi.



Başımı sallayarak onayladım. Üstümdekileri hızlıca çıkartmaya başladı, ben bile o kadar hızlı soyunamıyordum. Sıra sutyenimi gelmişti; onu çözerken memelerime o kadar heyecanlı baktı ki bir an üzerime atlayacak sandım. Son olarak külotumu çıkartacaktı; gözlerime baka baka sıyırmaya başladı. Her santimde heyecanım bir kat daha artıyordu. Amım açıldığında, hafif bir esinti sanki bacaklarımın arasından geçti, ya da bana öyle geldi. O an gözlerimi kapatıp başımı yatağa gömdüm. Benim bu kadar zevk almam onu da çıldırtmıştı. Tekrar yanıma doğru uzandı o sırada elini amımın üstüne, dudaklarını da dudaklarıma kapattı . Deli gibi öpüşmeye başlamıştık. dudaklarımı koparırcasına emiyor, dilini ağzımın içinde gezdiriyordu. ben de dilimi onun ağzına sokmaya çalıştığım anda dudaklarının arasına alıp öyle bir içine çekti ki bir an dilim kopacak sandım. artık onun da nefes alışı değişmişti. bir yandan parmaklarıyla amımın dudaklarının arasında gezinmeye başlamıştı, her kıvrımını okşuyordu. Arada öyle bir yer vardı ki beni yatağımdan hoplatıyordu.



- “İstiyorsan durabilirim meleğim... Bilsen seni ne çok seviyorum” diye fısıldayarak gözlerime baktı.

- “Ne şimdi ne sonra, asla durma, asla!”



İşte bundan sonra öyle ateşli öpüşmeye başladık ki bacaklarımın arasındaki ateş tüm vücudumu yayılmıştı. O sırada parmaklarıyla beni çıldırtan o noktaya daireler çizip bastırmaya başladı. sürekli artan bir heyecan tüm vücudumu sardı. İlk defa böyle bir şey yaşamamın da etkisiyle tüm vücudum kasılmaya başladı. Afina’nın ellerinde çılgınlar gibi boşalmaya başladım. ben rahatladıktan sonra yüzümün her tarafını öpmeye başladı. Gülen yeşil gözlerle bana bakıp.



- “Nasılsın bakalım biraz olsun rahatlayabildin mi?” dedi

- “Ohhhh.. süper bir şeydi bu. “ diyerek gözlerimi kapattım. 



Yaşadıklarımı tarif edecek kelime bulamıyordum. Ama yüzüme bakan herkes yaşadığım mutluluğu anlayabilirdi. Afina beni bırakıp işlerine geri döndü. Ben öylece uyuya kalmışım. Kuzenimin sesiyle gözlerimi açtım. Şaşkın ve kocaman gözlerle, öğlen yaşadıklarımdan beri çıplak halde yatakta uzanan bedenime bakıyordu.



- “Bu ne hal canım, hasta mısın? Yoksa ateş mi bastı seni” dedi kapı ağzında dikilerek.



Olanları anlatıp anlatmamak konusunda bir süre kararsız kaldım. Her şeyimizi paylaşırdık kuzenimle, kardeşimden öteydi. Gerçi Afina’ya söz vermiştim ama ona bahsetmeliydim. Yatağın kenarını gösterdim.



- “Gel otur sana anlatacaklarım var.” diyerek lafa başladım ve olanları birer birer anlattım.



Ben anlattıkça onun şaşkınlığı artıyordu. Bitirdikten sonra bir süre sessiz oturduk. Sonra o da bana birkaç kez kendisinin de mastürbasyon yaptığını, utandığı için bundan bana hiç bahsetmediğini söyledi.



- “Gerçekten mi nasıl yapılıyor biliyorsun o zaman. Afina’nın bir dahaki gelişini bekleyemeyeceğim. Hadi beraber bir daha yapalım.” kelimeleri dökülü verdi dudaklarımdan.



Çok utanmıştım ama arzularım utancımı bastırıyordu. Yeşim’in de yüzü kızardı, çekingen gözlerle vücuduma ve gözlerime baktı. Eminim benim yaşadıklarımı yaşamış olsa bu teklif ondan gelirdi.



- “Bunu yapmak istediğine emin misin? Ya bizimkiler duyarlarsa ya biri öğrenirse… hem biz lezbiyen miyiz? Sapık mı olacağız şimdi?” dedi titrek sesiyle.



Gözlerinden korkusu okunuyordu. Aslında bunlar ilk başta düşünmediğim şeylerdi, ama o söyleyince beni de biraz ürküttü. Bir süre sessiz oturduk, aklımı toplamayınca;



- “Şöyle düşün, bir şeyden eminim ki ben kesinlikle erkeklerden hoşlanıyorum. Sırf beraber yaptığımız bu şeyden zevk alıyor olmamız bizi lezbiyen yapmamalı. Salata seviyoruz diye nasıl inek olmuyoruz ya... bu da aynı. Ayrıca ben seninle sinemaya gitmeyi, beraber yemek yemeyi de seviyorum. O zaman ikimiz baştan kaybetmişiz. Ayrıca sadece ikimizin bildiği bir şeyi ailelerimiz nasıl öğrensin.”



Bir süre daha sessiz kaldık. Dediklerimi düşündüğü belliydi. Elini farkında olmadan bacağımın üstüne koydu, iç geçirip göğüslerime baktı.



- “Sanırım haklısın kuzen. Yatakta tek başına yapmakla yanımda seninle yapmak arasında ne fark var ki. Bekle üstümdekileri çıkartıp hemen geliyorum.” dedi.



- "Burada soyunsana yoksa utanıyor musun?" dedim.



Gülümsedi; söylediğinin ne kadar mantıksız olduğunu far ketti sanırım. Hızlıca soyunmaya başladı. Gördüklerime inanamıyordum; ne kadar da istekli soyunuyordu. Kuzenim çıkardıklarını odanın köşesine doğru fırlatıyordu. Biraz sonra çırıl çıplak karşımda dikiliyordu. İlk defa onu böyle görüyordum biraz heyecanlanmış biraz korkmuştum. Bu seferki öğlenkinden farklı olacak gibiydi. 



- “Aramızda bu işi bilen tek sen olduğun için bana öğretme görevi de sana ait. Sen nasıl diyorsan öyle yapalım.” dedim yanıma yatağa otururken.



- “Ben de kuralını, tekniğini bilmiyorum ki, hoşuma nasıl gidiyorsa o şekilde yapıyorum. O zaman ilk ben kendime yapayım sen seyret. Benim yaptıklarımın aynısını sen de yaparsın.”



- “Tamam” dedim hayal kırıklığına uğramış olarak.



Aklımdan geçen bu değildi tabi. Öğlen onca yaşadıklarımdan sonra herkesin ayrı takıldığı, bir çeşit üç boyutlu film seyredecek olmak keyfimi kaçırmıştı. Ama yapacak bir şey yoktu. Kuzenim yanıma uzandı; bacaklarını olabildiğince araladı. Gözlerini yavaşça kapattı ve iri şeftali büyüklüğündeki memelerini avuçlarının içine alıp okşamaya başladı. Afina bunu bana göstermemişti. Memelerini yanlarından uçlarına doğru okşuyor tepelerine ulaşınca uçlarını sıkıyordu. Birkaç dakika bu şekilde memeleriyle oynadıktan sonra kuzenimin yüzünde değişik bir gülümseme belirmeye başlamıştı. Elini göbeğinin üstüne doğru kaydırdı; amı ıslanmış, parlıyordu. Demek öğlen benimki de böyle güzel parlamıştı. Elini amına götürüp önce hafif ve yavaş hareketlerle dudaklarını okşadı. Sonra parmaklarını boydan boya sırılsıklam olmuş ve bir gül gibi açılmış dudaklarının arasında gezdirmeye başladı. Her hareketini izliyordum. Dayanamadım, ben de elimi bacaklarımın arasına götürüp onun gibi heyecandan sırıl sıklam olmuş amımın dudaklarının arasında gezdirmeye başladım.



Öğlen yaşadıklarım tekrar gözlerimin önüne geldi. Gözlerimi kapattım yatağımın yanındaki duvara yaslandım. Arada gözlerimi aralayıp kuzenimin önümde zevkten kıvranışını seyrediyordum. Bir elimle amımın her bir kıvrımında gezinirken, öteki elimle kuzenim gibi mememi okşuyor, sıkıyordum. benim memem daha küçüktü ama yumuşacıktı. Amım o kadar ıslanmıştıki tüm elim sırılsıklam olmuştu. Bir an yana doğru uzanıp kuzenimin dudaklarına yapıştım. Kendimi durduramıyordum. Kuzenim önce şaşkınlıkla duraksadı öylece kaldı. Duramıyordum, dudaklarını emmeye başladım. Afina’dan aldığım dersi aynı heyecanla uyguluyordum. Kuzenimin dudaklarının tadı bambaşkaydı. O da karşılık vermeye başladı; susuzluktan kıvranır gibi dudaklarımı emiyordu. Daha fazlasını hissetmek istiyordum, elimi onun amına götürdüm ve üst tarafını okşamaya başladım. kendi elini çekti ve amını elime doğru kaldırdı. İkimiz de aynı şeyi istiyorduk. Elimle amını sımsıkı avuçladım, asla bırakmak istemiyordum. Kasıldı, derin bir nefes alıp hafifçe bana doğru döndü. O da elini bacaklarımın arasına götürüp benim amımı avuçladı. sonra orta parmağını amımın dudaklarından içeri sokup yarığın içinde bir yukarı bir aşağı gezdirmeye başladı. O bana ne yapıyorsa aynısını ben de ona yapıyordum. İkimiz de bakire olduğumuz için çok ileri gidemiyorduk. Amımı okşayan parmakları giderek hızlanmıştı, ben de onun hızını tutturmaya çalışıyordum. Amımın üst tarafında bir yeri hızlı hareketlerle okşamaya başladı. Tüm vücudum alev alev yanmaya başlamıştı. ben de aynı yeri bulup aynı şekilde oynamaya başladım. küçük bir sertlik geliyordu elime. Tüm vücudumuzun kasılmasını sağlayan bu ufaklıktı anlaşılan.



Birbirimizin dudaklarını deliler gibi emmeye başlamıştık. Sırıl sıklam amlarımızdan gelen sesler ise odanın duvarlarında yankılanıyordu. Giderek hem ellerimiz hem dudaklarımız hızlandı. Önce ben orgazm olmaya başladım, hemen sonra da kuzenim. Saatlerce orgazm olmuş gibi yorgun bir şekilde birbirimizin kollarında uzandık.



- “İnanılmaz bir şeydi bu. Afina ile de bunu mu yaptınız?” diye sordu kesik bir sesle.

- “Aslında ben ona yapmadım sadece o bana yaptı. Sanırım ona borçluyum böyle bir şeyin karşılığını vermeden gönderdim.” dedim.

- “İstersen borcunu ödemende yardım edebilirim?” diyerek hınzır hınzır gülümsedi kuzenim.



O gece bir birimizin kollarında uyuduk. İnanılmaz bir mutluluktu. Sabah gözlerimi açtığımda karşımda biricik Yeşimimi en saf ve yumuşacık haliyle görmek, onu koklamak, ona dokunmak, sarılmak, çıplak bedenlerimizin birbirine değmesinin verdiği haz inanılmazdı. Bu hissettiklerim cinsel arzudan öte bir şeydi. Acaba Yeşimim de benim gibi mi düşünüyordu.



Afina’ya borcumu nasıl ödediğimizi sonra anlatacağım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder