9 Ekim 2014 Perşembe

Teyzemi düzdüm

Ben liseyi bitirmiş, yazın benzin istasyonunda marketçilik yapan şimdi de dershaneye gidip sınava hazırlanan 19 yaşında asosyal, gece hayatını sevmeyen , kalabalık gürültülü ortamları sevmeyen sıkıcı bir gencim aslında. pc ve kitaplar hayatımın en büyük zevkleridir tabi 31 i de pc içinde sayarsanız.öncesini ve sonrasını anlatacağım olayda benim işten çıkıp dershaneye başlama sürecine kadar zamanda olan 7 gece 8 günlük bir ege akdeniz turunnda yaşandı.
31-32 yaşlarında bundan 7 yıl önce evlenmiş 2 ay evli kalıp boşanmış bir dul. Gözlerinin lens olup olmadığını yıllardır merak eder dururum turkuaz gözleri var. aslında lens olmadığı belli ama anlaşılan hala bir insanın böyle gözleri olabileceğine inandıramamışım kendimi. neyse tabi gözleri güzel diye yüzü bir miranda ker , barbara filan değil amk. yüzünü çekici yapan tek şey gözleri. fiziğine gelince ne hobbit ne de çok uzun aslında kısa ama türk kız standartlarına göre uzun bile sayılabilir. teni gözlerinden sonra en çok hayret ettiğim yeri. bacaklarında tek pürüz yok bildiğiniz porno filmlerindeki bacaklardan farkı yok. kalçaları geniş memeleri devasa bir kadın işte. biraz gözlerinizi kısarsanız adriana limanın biraz daha kısa ve şişko sıkıştırılmış hali gibi işte. neyse detayları hikayenin içinde anlatırız zaten uzatmayalım.
ben benzin istayonunda 2,5 aydır çalışıyordum ve iş hayatımın son günleriydi. kardeşim bana “işi bıraktıktan sonra dershaneler hemen başlamıyo bizimle tatile gelsene” diye bir teklif yaptı tabi ben bu tatilde kardeşim, annem ve teyzemi olacağını biliyorum. ne gerek var amk evde yatıp bütün gün pc de takılıp kitap okumak varken kendimi kasmaya. neyse bi kaç gün geçti ben işi bıraktım pazartesi günüydü. tur otobüsü cuma akşamı kalkacakmış bunlar hala bilet almamış. kardeşim anneme soruyor ” fletcher abim gelmiyor ben gidip 3 bilet alayım mı?” annem de klasik dünyanın en iyi annelerinden işte çocuklarını sever, korur iyi bir kadın yani kibir yok içinde. “olur mu kızım hadi büyük abin tamam da fletcher ı nasıl bırakıp geleyim o gelmezse ben de gelmem” biliyor tabi amk benim pc başında yemek yemeği unutacağımı. bu arada 25 yaşında abim var çalışıyor o da benim çalıştığım istasyonda muhasabeci bu hikayede ona yer yok maalesef… neyse ben annemi duyuyorum tabi şimdi kadın hayatını bize adamış 1 haftalık tatile gidemiyor bile benim yüzümden. neyse o gece vicdanım sikip bırakıyor bütün gece beni.
1 tabur asker sanki beni sikmiş gece boyu öyle uyandım salı gününe. tabi kahvaltı da yine tatil mevzusu amk. kardeşim beni bıraktı annemi ikna etmeye çalışıyor bu sefer annem de bilerek mi yapıyor bilmiyorum ama biliyor benim onun önünde bi engel gibi duramayacağımı. neyse ben hafifçe tamam ya beraber gideriz işte diyorum olay çözülüyor . tabi ben kafamda hafifletici nedenler oluşturuyorum o sırada ” olsun lan en azından gider bi kaç yer görürüm hem değişiklik olur. ne olcak ki 7 gece. akşamları çıkmam otelde kitap okurum genelde yapacağım gibi. ” diyor kendimi biraz rahatlatıyorum tabi arada bugünü de sayarsak 4 gün var yola çıkmak için. bu sırada buz ve ateşin şarkısı serisini okuyorum 4. kitaptaydım tatile 5. kitapla başlamak için 4. kitabı bu günler içerisinde bitirmem gerekliydi.
o 4 gün sıradan geçiyor cuma günü gelip çatıyor ben de biraz panik havası var tabi amk . işi bıraktığımdan beri dışarı adım atmamışım bu akşam yola çıkacaz zeytinburnunda otobüs kalkacak. neyse bi kaç t shirt deniz şortu bi kaç şort filan alıyorum yanıma.( nerden bileyim 8 günün 6 günü boyunca deniz şortumu giyeceğimi. ) evet akşam oluyor beni yine son dakika çıkartıyorum bizimkileri evden taksi bulamıyoruz biraz gergin dakikalar yaşanıyor filan neyse bi bakmışız tekzenin önündeyiz.
lan bakıyorum bakıyorum tur otobüsü yok amk. bizim gibi bavulla bekleyen de yok. teyzem de metroyla geliyor zaten yan yanalar tekzenle. biraz bekliyoruz sonra metro merdivenlerinden teyzem geliyor. bi elinde çanta diğerinde bavul yeşil dar askılı altına da gri pijamalardan giymiş bildiğiniz uzun ama o da dar. ya da dar değil teyzeme küçük gelmiş. neyse nasılsın naber faslı bitiyor hala otobüs filan göremiyoruz mk. arıyoruz turu meğer metronun diğer tarafındaymış amk . yanlış tarafta bekliyoruz. neyse teyzem daha önce de gitmiş bu tura onunu verdiği tecrübeyle mi bilemem ama önden gidiyor biz takip ediyoruz. bana vermişler en büyük bavulu ebem sikiliyor o zeytinburnu metronun merdivenlerini çıkana kadar. neyse kan ter için görüyoruz otobüsü ben arkadan geliyorum. o sırada daha önce hiç fark etmediğim şekilde teyzemin götünün yuvarlaklığını fark ediyorum. gerçi bu bütün türk kızlarında var bu dar bişi giyince direk toparlıyor amı götü. neyse 2-3 otobüs arasından bizimkini bulup geçiyoruz. ilk ben annemle teyzemde kardeşimle oturuyor. bekliyoruz otobüsün kalkmasını daha başka yerlerden de yolcu alınacak. ben de tabi bir ümit hali hazırda otobüste olmayan yaşıtım güzel kızların sonraki duraklarımızda otobüse binmesini umut ediyorum.
otobüs kalkıyor istikamet beşiktaş- kadıköy oralardan da alıyoruz yolcuları ben bakıyorum bakıyorum güzel bi kız yok . tabi moralmen çöküyorum ama sonra kendi kendime ” olum sanki kız olsa da bir şey yapabilecen ha amk ” diyorum. haklıyım da lan. nerden görülmüş benim bi kızla direk bağlantı kurmam. neyse anamın çantasına koyduğum kitabı kalemlerimle beraber çıkarıp kitap okumaya başlıyorum. bizim tur rehberini de hiç gözüm tutmuyor amk sadece fuallerden çeneye kadar sakal bırakıp diğer yerleri kesmiş şekil yapmış gavat. su dağıtan muavin tarzı çocuk efendi bişeye benziyor neyse.
derken 2-3 saat sonra filan nerde olduğumuzu bilmedğim bir yerde 2 kişi daha alıp devam ediyoruz yola. heyecanlanmayın bunlarda 2 sap amk :/” turdan biraz bahsedeyim ben de bilmiyordum aslında ama yaşarak öğrendim. ilk 2 gece bodrumda bir otelde kalıyomuşuz sonraki 2 gece marmariste bir otel . ondan sonra 2 gece fethiye 1 gece antalya ve eve dönüş. cuma akşamı çıktık pazar sabahı evdeyiz işte.”
derken ben yattım mı yatmadım mı bilmiyorum ama günün ilk ışıklarıyla gözlerimi açıyorum . nerdeyiz diye sormayın inene kadar ben de bilmiyordum amk.
evet ilk durak şirince köyüymüş rehberimiz kısa bir konuşma yapıyor iniyoruz. kahvaltı edip köyü gezecekmişiz, mahzenlerden şarap içecekmişiz . bak hele bak. hani kıyametin uğramayacağı yermiş burası tabi benim gibi inançsız biri için pek bir şey ifade etmiyor bu özellik. ama eski yapıtlara hep bir ilgim olmuştur. gidiyoruz bakalım. ilk durak köy kahvaltısı. ( kişi başı 17 lira amk 51 lira giriyor.) normalde kahvaltı yiyemeyen ben zorluyorum kendimi amk o kadar para vermişiz . sol çaprazımda da teyzem öküz gibi yiyor. ister istemez uzun uzun ağzımdakileri çiğerken göğislerine bakmaktan alamıyorum kendimi. “lan fletcher o senin ayıp o amk” deyip önüme bakıyoum. lan birden mideme kramp gibi bir şey giriyor sonra midem bulanıyor. lavaboyu sorup gidiyorum elimi yüzümü yıkayıp geliyorum . bizimkiler hala yiyor amk . ben zorlamıyorum napalım giden 17 lira olsun. ( sabah sabah siktiler . kahvaltı faslı bitip mahzenlere geçiyoruz bedava şarap var lan bedava . tabi ben 51 lirayı düşününce bedava şarap hoş geliyor gözüme gidiyoruz. adam yarak kürek meyve şarapları getiriyor . hiç birini beğenmiyorum ama içiyorum .
çıkıyoruz o sikimsonik köyden. tabi hem 51 lira gitmiş hem de bi sik görememişim moralim bozuluyor amk biniyoruz otobüslere. rehber alıyor mikrofonu anlatıyorda anlatıyor. “bence bazı yerleri sallıyor olabilir” neyse sıradaki durak 2 seçenekten oluşuyormuş. isteyen aqua parka isteyen efes antik kente gidiyor. benim neyi seçeceğimi biliyolar zaten . tabi ki efes antik kent. neyse gidiyoruz kısa bi yolculuktan sonra . diğer otobüsün rehberi iniyor bizim gavat aqua parka gidiyor hoşuma gidiyor bu durum . diğer rehber hem bayan hem daha samimi geliyor bana. geçici müze kartları alıyoruz çıkışta bunları gerçeğe dönüştürebileceğimiz söylenir. bu durum fazlasıyla moralimi düzeltiyor. tabi önümde duran 2-3 kilometrilik buram buram tarih kokan yerinde payı büyük. samandan şapkalar satıyolar içerisi çok sıcakmış her yer güneşmiş ısrarla satacak gavatlar. ama ben daha sabah ki 51 lirayı unutamamışken bi saman yığınına 15 lira verir miyim ? içerdeki durumumu önceden görebilsem belki bi tane alırdım ama tabi ki ne olacak yeaa diyip bizimkileri kapıya sürüklüyorum. geçici müzekartlarla içeri giriyoruz. bi taş yığını karşılıyor bizi tabi biraz hayal kırıklığı yaşıyorum ama bir daha ileri bakınca hoşuma gideceğinden emin olduğum yerleri görebiliyorum. neyse rehber taş yığınının önüne geçip anlatıyor da anlatıyor. bunlarında doğruluğundan emin değilim ama sonuçta tarih tarihtir. ilerliyoruz yavaş yavaş.
adamların niye şapka sattığını daha iyi anlıyorum güneşten nevrim dönüyor ama ne kadar çok şey öğrensem iyidir. zaten çoğu kişi gölge bulmak umuduyla ayrılıyor kafileden ben ve birkaç kişi rehberi takip edip dinliyoruz. harbiden sıcak olmasa süper bir yer o binlerce önceki şehir hayatı bir an gözümde canlanıyor keşke o zamanlarda yaşasaymışım demekten alıkoyamıyorum kendimi. ilerde büyük bir kütüphane görüyoruz. ama oraya gitmeden rehber bi harabenin önünde durup bize aşk evini tanıtıyor. bildiğiniz kerhane işte. tam karşısında da kütüphane var meğer aşk evine gitmek fakat etrafta bunun görülmesini istemeyenler kütüphaneye girip ordan gizli bir geçitten yine aşk evine çıkabiliyormuş ondan karşı karşıya yapılmışlar. bunu öğrenmek hoşuma gidiyor nedense. sonra kütüphaneyi de tanıtıp bize serbest süre veriyor fotoğraf filan çekilmek için. neyse bizimkileri araken diğer ülkelerden gelen turist kafilelerine bakıyorum amk bizde ne kadar az kız varsa onlarda da o kadar az erkek var adaletini sikeyim dünya diyip yürüyorum. çok geçmeden buluyorum bizimkileri fotoğraf filan çekiliyoruz. ilk o sırada bana yapışıp bizi çekin diyor. lan zaten sıcak bütün gövdesini benim vücduma yapışıtırınca onun benden daha fazla sıcakladığını anlıyorum. yapıştı gitmiyor her yerde illa benle çekilecek amk. derken benim içimde kıpırdanmalar oluyor ve bu durum hoşuma gitmeye başlıyor. bir yere otup gitme vaktinin gelmesini beklerken teyzeme şu aşk evi olayını anlatıyorum. edepsiz bir gülümsemeyle karşılık veriyor.
yorgunluktan ve sıcaktan perişan olmuş bir halde otobüsümüzün gelişini seyrediyoruz. aqua park a gidenlerde otobüste. neyse bizde biniyoruz sıcağa o kadar alışmışım ki otobüste ilk dakikalar üşüyorum. sonra normale dönüyor. bi kaç fotoğraf molası filan veriyoruz ama önemli değil. bodrumda ki otele geliyoruz . 1-2 saat uykuyla ayakta durmakta zorlanıyorum. otele geliyoruz gerekli bilgileri bize aktarıyor rehber. sonra odalarımıza çıkıyoruz bavulu yine ben taşıyorum. odalar yan yana sonra bi an duraksayıp odalara giriyoruz. ben annemle kalıyorum teyzem kardeşimle. neyse banyo yapıp biraz dinlendikten sonra akşam yemeği için aşağı iniyoruz.
hikayeye biraz ara verip kendimden bahsedeyim zaten çok renkli biri değilim.
19 yaşında liseyi bitirmiş aslında 4 yıllık bi bölüme girecekken vazgeçip bi yıl daha hazırlanmayı seçtim. asosyalim hiç arkadaşım yok. ilk hesabım hafif siyasetten silindi uzun zamandır bunla yazıyorum ama her başlığa gereksiz entry girmeyince bu kadar oluyor entry sayısı. aslında yakışıklı sayılırım ama kızların çoğunu aptal olarak görüyorum . çok salaklar amk.bi kaç kızla çıkmışlığım vardı zamanında. en son 2-3 yıl önce lisede bi kıza aşık olmuştum ondan sonra bunların ergenlik hevesi olduğunu anladım. 1,80 boyların hafif esmer zayıf ya da orta derece kiloya sahibim. şişko insanlara içimde bir nefret var nedense(çok yedikleri için). son 1 yıldır günlük okuduğum kitap sayısını tutuyorum . 1 yıldır günlük ort sayfa okuma sayım 91,3… gece kulüplerini hiç sevmem bi kaç kere gittim daha da yeminliyim. klasik müzik severim . azıcık rock da dinlerim. rasyonalist bir insanım.
“nerde kalmıştık akşam yemeğine iniyorduk ben bi t shirt bi şort giydim işte teyzemlerin odaya geldim vurdum kapıya onlarda çıktı hemen. bekletmediler hayret. ( benim uyuduğum 1 saat boyunca hazırlanmışlar meğersem ) teyzemi ilk kez böyle bir kıyafetin içinde görmüştüm. bütün vücuduna yapışan dar askılı ve bütün bacaklarını dışarda bırakan yarı çıplak bir halde. neyse ben her zamanki gibi arkadan yavaşça yürüyorum ne kadar gözlerimi kaçırsam da o ince elbiesinin altındaki kalçaların hareketlerinden gözlerimi alamıyorum. aklıma o fotoğraf çekerken ki sıcaklık gelince iyice içimde bir şeyler kıpırdanıyor “fletcher sakin ol”. geliyoruz önce masaya çantaları bırakıyorlar. yemekleri alıyoruz.” bu oteli fazla beğenmedim “zaten çok yemek yemeyen ben hijyen konusunda şüpheye düşünce tabağı patatesle doldurup geliyorum.
teyzem zeki mi bilemem ama kültürlü, bir şeyleri çözmüş bir insan olduğundan şüphem yok. dışardaki benim vücudum benim kararım diyen sosyalist kadınlardan işte. yüz makyajınında büyük katkısıyla harbi güzel olmuş bak hakkını vermek gerek. siktiğimin otobüsündeki en güzel kadının insanın teyzesi olması nasıl bir şanstır sorarım ?
yemekleri yiyoruz ben de her zamanki gibi tabağımda yemek bırakıyorum. teyzem akşam ne yapıyoruz canlı müzik varmış otelde iner miyiz diye soruyor. ben direk -yok şimdi gidip yatacam ben- diyorum ” kitap okuyacağımı söylememe gerek yoktu “. kardeşimle annem tamam diyor. neyse ben tutuyorum odanın yolunu onları masada bırakıyorum. açıyorum kapıyı kartı elektrik şeysine sokunca ışıklar yanıyor hemen. çıkarıyorum her şeyi boxer la kalıp yatağa atıyorum kendimi. kitaplarla kalemlerimi yatağın yanında ki komidine koymuştum gelir gelmez. açıyorum sayfayı dalıyorum tyrion lannister’ın daenerys targaryen’ın dünyasına. ” bu kitapta önceden en sevdiğim karakter olan daenerys targaryen dan nefret ediyorum. git batı diyara kızım ne işin var kölelerle” neyse fazla spoiler vermeyeyim.
-ben kapıyı kitlemedim mi lan- diyorum kendi kendime tabi kapı açılıp biri içeri girmeden önce. ilk etapta neyse annemdir diyip yatağın ucundan bakmak üzere doğruluyorum. yarım kalp atışı zamanda teyzemi o dar elbisesinin içinde görünce direk kızarıyorum. “neden kızardığımı hala bilmiyorum.o anda sadece boxerla olduğumdan mı yoksa aklımdan kurduğum çeşitli fantezilerden mi ?” teyzem gelip “oo fletcher bey yorgunum bahanesiyle odayı çıkıp kitap okumak ha” diyor umarsızca. ben de aynı tavrı takınarak “kitap okuyarak dinlenebiliyorum ben” diyorum. odaya geliş sebebinin telefon şarjı almak olduğunu öğreniyorum . o sırada da şarj benim telefonu şarj ediyor yanımdaki komidinde. direk görüyor telefonu ,şarjı “başka şarj var mı” diye soruyor yüzünü asarak. benim rengim normale dönmüş tabi annemin olabilir ama nerdedir hiçbir fikrim yok diyorum ” konuşmasına izin vermeden ” benim işime yaramıyor zaten telefon bunu al ” diyorum. o asılmış yüzü yine o zeki, şehvetli yüze dönüyor hemen . ben hala yarı uzanır vaziyettim tabi şarjı çıkarmak için geri doğru sendeleyip fişi çıkarmaya çalışırken aniden teyzemin nefesini ensemde hissediyorum. o 2 saniye hayatımın en gergin anlarından oluyor nedense. kafamı kaldırıyorum hafifçe. nerdeyse burunlarımız çarpışacak tek eliyle telefonumu şarjdan çıkarıp diğer eliyle kendi telefonuna takıyor. neyse ki beni daha fazla zorlamayıp kaldırıyor kafasını ama hala tepemde. benim o sıralar aklımdan geçen düşünceler ardı ardına sıralanyor. ” acaba ben mi çok abazayım normal hareketleri farklı algılıyorum ?” “yoksa bu teyzemin içinde de vücudundaki gibi ateş mi var ?
ben kendi düşüncelerim içinde kaybolmuşken teyzemin sıcak parmak uçları beni kendime getiriyor. başta dilim tutuluyor ne diyeceğimi bilemiyorum parmakları göğüs kafesimde dolanıyor. sonra teyzem heyecanımı anlamış olacak ki “ne kadar pürüzsüz vücudun var” diyor. ben kendimin bile duyamadığı bir tonla bir onaylama kelimesi söylüyorum. sonra o sıcak dokunuşlar daha sert ve daha geniş bi şekilde omzumu kavrıyor. ben hala kurbanlık koyun gibi oturuyom . sonra aniden konuyu değiştirip “kızlarla aran nasıl diye soruyor” o sırada elini vücudumdan çekip tam karşıma oturuyor. ben hala düzgün konuşamıyorum ama “iyi değil” demeyi başarıyorum. nedenini anlamadığım bir kahkahayle “bu odada oturursan tabi olmaz” diyip kalkıyor. odadan çıkmadan da ” telefonumu sabah getirir misin?” diye sorup cevabımı beklemeden çıkıyor odadan.
ben, teyzem odadan çıktıktan sonra bile şoka uğramış şekilde bir kaç dakika konuyla alakasız şeyler düşünüyorum.”odada ki televizyon çalışıyor mu acaba? ” olayın şokunu atlattıktan sonra ilk işim tuvalete gidip 31 çekmek oluyor tabi ki . aklımda ki sapık fletcher; “olum ne kadar malsın taş gibi hatunu sikmek varken elini sikiyorsun kafana sokiyim ” diyor . diğer tarafta akılcı fletcher; ” olum yapma etme bak bu senin teyzen bu tatilin sonrası da var . tamam burda siktin ettin ya sonra ? ” ulan o an içimdeki savaş 2. dünya savaşından daha kanlı geçiyor . her savaşın sonucu gibi benim iç savaşımda da kazanan “yok”. 31 sonrası o yorgunluğunda etkisiyle yatağa girmemle uyku alemine giriş yapmam değer veremeyeceğim kadar kısa zaman alıyor.
sabah bizim kapının çalmasıyla uyanıyoruz kapı kitli bu sefer. gelen kardeşimle teyzem ” hadi geç kaldık kahvaltıya ” diyorlar. “lan sikecem kahvaltınızı da tatilinizi” de demek istiyorum ama … bugün tekne turu varmış tam gün ondan deniz şortumu ve t shirt giyip çıkıyorum . sabah sabah pek bir şey yiyemiyorum . yemek boyu gözlerimi teyzemden kaçırıyorum. dün geceden sonra sanki utanılacak şeyler yapan benmişim gibi. ama bi ara teyzemin hala o edepsiz bakışlarla beni süzdüğünü fark ediyorum başka yere çeviriyorum kafamı hemen. otobüse geçiyoruz kahvaltıdan sonra. herkes oturduğu yerin 2 arkasına geçiyormuş . rehber öyle dedi. neyse geçiyoruz yerimize teyzem otobüsün da kalabalığından faydalanarak hemen yanıma sıvışıveriyor. otobüs harekete geçiyor ama yolculuk hiç konuşmadan bitiyor zaten 15 dk sürdü . teknemize doğru yürüyüşe başlıyoruz benim elimde bu sefer plaj çantası var. bavul kadar olmasada ağır. tekneye geçiyoruz iki otobüs aynı tekneye biniyor bizim rehber sağ mı sol mu hatırlamıyorum xxx taraf bize ait oralarda istediğin yere geçebilirsiniz diyor. biz yukarı çıkıyoruz direk büyük çoğunluk gibi
yukarı çıktık bi taraf asılan branda sayesinde gölgelik diğer taraf güneş biz yarı gölge yarı güneş bölgeye oturduk. tabi ben gölge olan kısma geçtim. teyzem ben daha havluyu bulamadan üstündekileri çıkarmış başlamış güneşlenmeye. ilk etapta belli olmasın diye bakmıyorum ama etraf sakinleşip millet yerleştikten sonra göz ucuyla bakıyorum teyzeme. bikinisi büyük göğüslerine tam oturmuş ama uzandığı için göğüsler yukarı doğru fıçkıracakmış gibi duruyor. bacakları dün akşam fark ettiğim gibi pürüzsüz olağanüstü. bikini altı da tam oturmuş amına. ben çıkardım ( yarrağı çıkardım sandınız dimi ben de öyle yazmayı isterdim ) kitap okumaya başladım. sonra yüzme molası verdik . ben zaten normalde de çok yüzen biri değilim ama yüzdüm mü tam yüzerim olduğum yerde durmam mal gibi . sitenin havuzunda bile 5 dk yüksek tempo yüzer hemen çıkarım burda da öyle yapmayı planlıyordum. teyzem de ondaki o bilge havayı bulanıklaştırarak ” ama ben yüzme bilmem ki” dedi ortaya dedi ama en iyi yüzen ben olduğum için bana geldiğini biliyordum lafın.ben de hiç konuşmadan sorun değil halledilir bakışı attım teyzeme .
ben çıkardım t shirti zaten deniz şortu üstümde. teyzem zaten bikinili. indik aşşağı ben yine arkadan gidiyorum tabi. neyse ben direk atlamak niyetindeydim ki teyzem kolumu sertçe çekip hoop nereye bakışı attı. ben de hemen tavandaki sosis mi dersiniz makarna mı dersiniz her ne boksa aldım onlardan uzattım teyzeme . ben bile güldüm o esnada amk . sonra ben atladım hemen bizimkilerde girdi yavaş yavaş teyzem merdivenlerin orda durmuş kapatmış milletin önüne amk girmiyorda. ben hemen” teyze gel yolu kapatıyosun” dedim. buraya gel o zaman dedi . itaat etmekten başka seçeneğim yoktu . gittim merdivenin tam önüne aşşağıdan bakıyorum teyzeme ulan hangi açıdan bakarsan bak taş gibi bacaklar amk 0 selülit. neyse bu ilk adımı attı ben atlamyacağını bile bile bırak kendini diyorum nafile ayağını suya soktu klasik ooo çok soğuk tepkisini verdi. yukarda merdivenin başında homurdanan kalabalığı görünce bi hışımla üstüme atladı. tabi ben götü kaybettim 0,5 ml tuzlu su yuttum.
yuttuğum suları iyice sindirdikten sonra teyzemin 2 koluyla birden beni sıkıca kavradığını fark ettim . ulan zaten sosisi dolamış bedenine yine de korkuyor işte sonuçta ayak yere değmiyor haklı amk ben yüzme bilmesem ben de korkardım. neyse ben bunub elleri tuttum az açığa götürdüm millete daha fazla rahatsızlık vermeden. derken bu bi kademe aşağı kaydı direk doladı kollarını bana yine halbuki bıraksa zaten su üstünde duracak amk sosis sayesinde. neyse ben de daha fazla korkutmamak amacıyla bana sarılmasına izin verdim . bunun vücut git gide bana yapışıyor o sırada. yine o ilk gece ki gibi nefesini bu sefer ensemde değil yüzümde hissedebiliyordum. sonra buna bir son verip ellerinden tuttum nafile yüzme öğretme çabaları işte . sonra ben sıkıldım hadi çıkalım dedim o da o anki korkuyla kabul etti yine önden o tırmandı merdivenlerden arkasından ben . ilk o duş aldı göğüslerini filan yıkıyor ben de yanındayım sonuçta teyzem amk kimse yadırgamıyor yakın olmamızı. hazır duş almakla meşgulken ben bunu iyice süzüyordum. . o sırada içimde ki rasyonalist fletcher ı da devre dışı bırakmayı unutmamıştım tabi.
ben de hızlıca duşu aldım çıktım yukarı teyzem yine uzanmış güneşleniyor. ama yukarısı kısmen dolu o an tabi bir şey olmuyor. ben de kurulanıp kitabıma geri dönüyorum. rasyonalist fletcher olmayınca daha bir rahat hissediyordum kendimi . tatilin de amacı bu değil midir zaten? . rahatlık… gemi harekete geçeli 1 saat olmuştu ki 2. yüzme molasını verdik bunda teyzem kalkmadı gittim yüzdüm gönlümce. genelde havuzda yüzen ben denizde kendimi daha rahat hissediyordum nedense. dalgalara güveniyorum sanki . bir ölüm mahkumunun celladına güvenmesi gibi…
öğle yemeği için demir atacağımız koya gelene kadar uzanıp etrafı seyrediyorum. sonra 45 er dk yemek ve yüzme molasınında bu koyda olacağını söylüyor rehber. başlarda sevmemiştim ama sonradan ısınmaya başladım pezevenge. efendi adammış o da. benim yemek yiyesim yok bizimkiler indi aşşağıya ben yukarda tek kaldım gölgede yatıyorum temiz hava oh mis. aradan ne kadar geçti bilmiyorum ama tahminimce 15-20 dk biri kolumdan dürttü evet tabi ki teyzemdi gelen.”ulan bak denize girecen diye beni uyandırdıysan sikerim” dedim içimden. ama bu sefer masum kız çocuğu konuşma tavrıyla” fletcher güneşlenecem de sırtıma yağ sürer misin?” diye sordu. benim aklıma direk o filmlerde gördüğümüz masaj sahneleri ve sonrasında ki sikişler geldi tabi ki olaylar öyle gelişemedi ne yazık ki. ben bu sefer rahat bi tavırla ” tabi ” dedim zaten yüz üstü uzanmıştı yağ mıdır süt müdür her neyse uzattı bana. önce bi tutukluk yaptım nerden başlayacam ne yapacam sonra 100 yıllık yağ süren abaza edasıyla başladım omuzlarına püskürtmeye. bütün sırtını iyice yağladım sonra bu iş için sadece sağ elimi kullanmaya karar verdim iki eli birden kulalnmaya gerek yoktu bence. sağ elimde başladım iyice yaymaya . ama hiç öyle zevk filan almıyorum amk. tam bir görev adamı gibi sadece işimi yapıyorum. ta ki sırt bittikten sonra ” ne duruyosun bacaklarıma da ” bu sefer rica değildi emirdi bu . ama bu görev adamı artık sinirlenmişti. bı hışımla ayağa kalkmadan kendimi aşağı çektim .bu sefer değişiklik olsun deyip yağı elime sürdüm ordan bacaklara geçtim. başlarda sırttan pek farkı yoktu ama sonra ulan ben sağ bacağı bitirdikten sonra baya havaya girdim iki elle birden sol bacağı okşuyorum ama bildiğin okşuyorum amk yağ sürme bahane anlayacağınız. teyzem bunun farkında mı ? bilemiyorum ama bence farkında. etrafta da kimse yok zaten ya yemek yiyorlar ya da denizdeler baya bi vaktimiz de var harekete geçmek için. benim aklımda türlü piçlikler tabi lan bunu burda siksem ne olur kimse yok zaten mk. hoop ordan rasyonal fletcher gelip ” lan olm manyak mısın şu anda bile her an biri gelebilir nasıl bu kadar … ” adam haklıydı tabi ki burda sikiş olmaz her an biri yukarı çıkabilir . neyse bunları kafamdan atıp teyzemin o yavaş yavaş esmerleşmeye başlamış kızarık bacaklarını okşuyorum . sol elimle sol bacağı sağ elimle sağı . artık battı balık diyorum tekrar sırta geçiyorum bakıyorum ki iyi sürememişim buraya yağı ellerimi yanlarada atıyorum bu sefer sonuçta o istedi hem biri gelirse de teyzesinin sırtına yağ sürüyor ne var bunda ?
sırtıda komple elden geçirdikten sonra yapacak bişi kalmadı amk önce bi sağa sola bakıyorum sonra bitti diyorum utangaç bi mırıltıyla. teyzem hiç konuşmadan yüz üstü dönüyor gözlerinde de güneş gözlüğü ama gözlerini görebiliyorum az çok kapatmış uyuyor sanki . bi an lan acaba kadın beni zararsız filan mı sanıyor yoksa bana güvendiğinden mi böyle diyorum bu kuruntular içimde bir tedirginlik başlatıyor haliyle. neyse yine ilk yönteme dönüp bikinisine sıçratmadan vücuduna püskirtüyorum spreyi.”süt ya da yağ her neyse ” . yine başa dönüp utangaç bir şekilde karnına omuzlarına filan sürüyorum ama o yer çekimi etkisiyle iyice yayılmış göğüslerinin yakınına bile yanaşamıyorum . ulan az önceki bacakları sömüren piç gitti yerine utangaç asosyal çocuk geldi sikerim böyle ruh halini niye böyleyim lan. yumul işte memelere . sonra memeleri ve etrafını acımasızca yanmaya mahkum edip bacaklarının ön kısmına geçiyorum burda daha bi heyecanlanıyorum haliyle am var la am var.
yine gelen gideni kontrol amaçlı bi etrafı kesiyorum millet yüzüyor eğleniyor amk ben de burda kan ter içinde kalmış teyzemi yağlıyorum sinirlerim bozuluyor gülüyorum sonra işime konsantre oluyorum. neden bilmiyorum spreyi elime sıkma gereği duyuyorum . sonra ayaklardan başlıyorum . açıkçası normalde çok titiz biriyimdir öyle kimsenin ayağına filan dokunamam. ama o an içimdeki abaza açığa vuruyor ve ayakları güzelce yağlıyorum tabi iğrençleşmeden üstten üstten. sonra hafifçe bileklere ordan dizlere geliyorum pek zevk aldığımı söyleyemem. ama biraz daha yukarı çıkınca … hop hop dur benim ufaklık uyanıyor lan ne oluyor. neyse hemen ellerimle iki bacağımı arasına alıyorum benim ufaklığı tamamdır belli olmuyor kalktığı.diz üstünü yavaş yavaş okşuyorum. işin zevkli tarafı burasıymış demek. daha önce siktiğim orospular bu kadar zevk vermiş miydi ? o an onun mahkemesini kuracak değildim yavaşça yukarı çıkmaya başladım yukarı çıktıkça kemikler yerini pürüzsüz tene bıraktı. öyle kendimi kaybetmişim ki bi an elimin bacaklarda sektiğini hissettim. yağ bitmiş amk. hemen spreyle sıktım devam ettim artık kasıklara yaklaşıyoruz ne yapacam ne edecem bilemiyorum ama teyzemin bundan zevk aldığını hissediyorum neye dayanarak hissediyorum ? bilemiyorum .
bütün vücudunu yağlamıştım tabi kasıkları ve göğüs çevresini vücuda dahil etmedikçe. teyzem niyetimin geri çekilip uzanmak olduğunu sezmiş gibi elleriyle göğüslerini ve kasıklarını işaret ediyor. ben yine utangaç moda geçiyorum amk . ulan bi istikrarı yakalayamadım şu işte. neyse işe bana göre daha kolay olan yerden göğüslerden başlıyorum. tabi göğüsleri avuçlamıyorum amk . ama baya yakınlaşıyorum . veee evet sağ elimin baş parmağı teyzemin göğsüne sürtüyor. daha sonra bundan cesaret bulmuş olacam kigöğüslerinin bikiniden taşan yerlerinide bir sanatçı gibi yağlıyorum. evet işte bu hızla direk kasıklara girmeliyim!!. derken 2 tane sap, öküz gibi gülerek yukarı doğru çıkıyor göremiyorum ama duyuyorum. teyzemde bunu fark etmiş olacak ki doğruluyor . onunda bu işten rahatsız olduğunu seziyorum . tabi ben yine utangaç modda geri çekiliyorum hemen. teyzeme bakamıyorum. ama sonra bi an kulağımda bir nefes hissediyorum ve şu iki kelime
“orayı da sonra”
-orayı da sonra- bu kelimeler kulağımda çınlarken atıyorum kendimi suya. teyzemin vücudunu milim milim okşarken nasıl terlediysem artık. güneşten mi heyecandan mı bilemiyorum . ” her ikisinin de payı var ” diyor rasyonal fletcher. yine geldi tipini siktiğim.
o gün yine yüzme molası fotoğraf molası cart curt derken geri dönüş yolculuğu başlıyor. bizim rehber başlıyor yine anlatmaya . sonra bu geceki etkinlikten bahsediyor . akşam yemekten sonra bodrum gezilecekmiş. ordan da gece klubü ya da isteğe bağlı canlı müzik filan mekanlara gideceklermiş. tabi benim ne yapacağım belli amk. sayı alıyor birde kişi başı 10 lira alacak mazot parası . bunun bu mazot ayağına milleti siktiğini fark ediyorum da ses çıkarmıyorum bence ordaki herkes biliyordu … baktım bizimkiler kaldırmışlar direk elleri “teyzemde” gidecekler akşam. neyse diyorum s.et gitsin eğlensinler. otele dönüyoruz yine banyo yapıyorum 1,5 saat var yemeğe daha bu vakti uyuyarak değelendiriyorum. tabi uyudum mu uyumadım mı belirsizlik içinde kalkıyorum . ya rüya görüyordum ya da hayal kuruyordum ama her neyse baş kahraman teyzemdi
sanki dejavu yaşıyorum yine teyzemlerin kapısını çalıyorum ama bu sefer kapı açılıyor fakat dışarı çıkan yok daha hazırlanamamışlar yani. teyzem aynaya yüzünü yapıştırmış makyaj yapıyor tabi vücudun anatomik yapısı sayesinde oluşan bu domalma pozisyonunu yatağa oturup arkadan seyrediyorum.”lan bak şimdi yazarken aklıma geldi teyzem onun göte kitlendiği mi aynadan görmemiş midir acaba ?” aradan 5-10 dk geçiyor bunlar hazır teyzem bu sefer daha rahat bi kıyafet giymiş üstü straplez midir her ne sikimse altı da şort. iniyoruz yemeğe ben yine arkadayım ama artık içimde kuşku yok “orayı da sonra” bu kelimeleri hatırlatıyorum kendime her kuşkuya düştüğümde.
yemek yiyoruz filan. bu 2. ve son günümüz bu boktan otelde. seviniyorum biraz. neyse ben çok yemiyorum zaten yollarımız da ayrı onları masada bırakıp odama çekiliyorum. geleceği gördüğümden mi bilmiyorum ama odayı kitleme ihtiyacı duymuyorum kendimde.
bu sefer odadaki varlığını sonradan fark ettiğim televizyonu açıp kanallara bakıyorum. ilgimi çeken bir şey yok . o sırada bizim turun otobüse doğru hareketlendiğini görüyorum bizimkiler etrafta yok ya da ben göremedim. neyse kitap okuyorum . george r.r. martin e küfür dolu övgüler savuruyorum okurken de. bi 10 dk sonra benim kapı çalıyor “vay amk bu kim lan ?” bizimkiler olsa direk dalardı içeri anlaşılan yabancı biri bu. içeri girecek hali yok diyip boxerla açmaya karar veriyorum kapıyı . kapının arkasına vucüdumu saklayarak açıyorum kapıyı.2 kelime?
“orayı da şimdi
ben de hala neyin sorgulamasını yapıyorsam “sen niye gitmedin? bizim kiler gitti mi?” diye soruyorum. “onları gönderdim benim de midem bulanıyo diye gitmedim” benden ne cevap bekliyordu bilmiyorum ama ben ” içeri gelsene” dedim sadece.” sen ne yapıyodun” diye sordu sanki bugün yaşananlar hiç olmamış amk , çok rahat. ama ben de onun bana verdiği cesaretle rahatım bu sefer .” hiç televizyonda bir şey yok kitap okuyordum.” o şehvetli bakışlarını dikiyor gözüme ben de ona bakıyorum. “aha yine heyecan bastı beni amk ” hangi arada olduğunu anlamadığım süre zarfı içinde gelip yanıma oturuyor. “eee her işini böyle yarım mı bırakırsın ” ben direk anlıyorum “orayı da sonra” kelimeleri geçiyor aklımdan. kendimden emin ” hayır sadece doğru zamanda doğru işler yapmak isterim” diyorum. ”
“o zaman şimdi ” diyip yumuluyor dudaklarıma. ben daha önce 2-3 kez öpüşmüşüm o da uzun zaman önce .heyecandan ölecem . ilk milli oluşum aklıma geliyor nerdeyse aynı heyecan. ama teyzemin o kadar heyecanlı olmadığı belli dudakları ustalıkla dans ediyor dudaklarımla. sonra ben bir elimi bacaklarına bi elimi göğüslerine atıyorum. üstünde kısacık dar kot şort var. dakikalarca öpüşüyoruz teyzemde o sırada elleriyle benim ufaklığı kavramış durumda.sonra ayağı kalkıp üstündeki straplez i çıkarıyorum sandığımdan kolay oluyor.oda kalkıyor. şortunun düğmelerini açıyor . bir göz açıp kapadıktan sonra sadece beyaz tangasıyla karşımda. kasıklarının ve bacak arasının sırılsıklam olduğu gözümden kaçmıyor. yatağa uzanıp beni kendine doğru çekiyor yine öpüşüyoruz bu kez bütün vücudumuzun sıcaklığını paylaşıyoruz. sonra elleriyle kafamı aşağı doğru itiyor göğüslerde duruyor. gösülerini sıkıp emmeye başlıyorum . bunları amatörce yapığımın farkındayım “ama ne yapabilirim ki ” elimden geldiğince nazik olmaya çalıştım bir süre sonra ( zaman veremiyecem )
kafamı daha da aşşağı sırılsıklam bacak arasına doğru itiyor . bi ara rasyonal fletcher ” dur hijyen açısından bu yaptığın doğru değil” dedi ama aynı hızla kovdum pezevengi . ilk kez am yalıyorum gelmiş bana hijyenden bahsediyor amk. am da mis gibi parfüm kokan teyzemin amı . ama vücudundakindan farklı bir aroma var bunu hemen algılayabiliyorum. baharat kokuyor sanki tarçın gibi “hem acı hem tatlı” o anki iç güdüyle nasıl yaptığımı bilmediğim bir halde amına öpücükler yağdırıyor yalıyorum. sonra kafamı kaldırıyor o an konuşmadan anlaşıyoruz . içine giriyorum hafif bir inleme geliyor teyzemden ama maalesef çok uzun sürmeden boşalıyorum.sonra yine aynı güzergahtan yukarı doğru çıkıyorum sonunda yine öpüşüyoruz.
öpüşürken ben de boş durmuyorum tabi hem fiziken hem fikren. ellerimle göğüslerini iyice sömürüyorum . aklımda da 2. posta için kurduğum fanteziler. bütün o yıllardır izlediğim pornolar eksiksiz gözümün önüne geliyor. eleme yöntemiyle bi kaç güzel pozisyonu tutuyorum aklımda. tabi bunlar sadece kafamda duruyor amk ne isterse onu yapıyor. dakikalarca öpüştükten sonra benim ufaklık uyanıp etrafında ki kalın sütunlara sağ sol vuruyor(bacaklara). teyzem de dudaklarını ayırıp o edepsiz bakışlarından bir tane atıp kalkıyor altımdan.ne olduğunu anlayamadan 3 kalp atışı önce ki halimizin tersine dönüyoruz ben aşşağıdayım teyzem üstümde bu sefer. önce anlamlandıramadığım bi kaç el hareketiye vucüduma dokunuyor. sonra dizlerinin üstüne kalkıp benim ufaklığı eliyle biraz daha sertleştirdikten sonra yine ellerinin yardımıyla benim ufaklığı sıcak fakat nemli yuvasına sokuyor. ” ulan aklımda böyle bi pozisyon yoktu ama neyse ” yapacak bişi yok . işte başta yavaş yavaş ön arka git gel yapıyor. sonra ben de kendimi işe yaramaz hissedip bende hoplatmaya çalışıyorum teyzemi ama bu hafif kıpırtıdan başka bir sonuç vermiyor. teyzem ne yapmak istediğimi anlamış olacak ki birden tempoyu yükseltiyor. üzerimde zıplamaya başlıyor. benim ufaklık her hareketi hassasiyetle algılayıp daha da sertleşiyor. bir kaç dakida içinde benim ufaklık var gücüyle teyzemin içinde çırpınıyor. teyzem üstümde boğa üstündeki matador misali delice zıplayıp yine anlam veremediğim mimikler ve el hareketleri yapıyor. daha sonra bunun hoşuma gittiğini fark ediyorum. teyzem var gücüyle bi sağ bi sol ön arka derken yorulup duruyor. ben daha boşalmadım . bi anlık hışımla teyzemi altıma alıyorum benim ufaklığı da hava alması için dışarı çıkarıyorum. sonra hep yapmak istediğim ama paralı sex deneyimlerimde yapamadığım pozisyonu gerçekleştirmek için somut adımlar atıyorum.teyzemin iki bacağını kavrayıp havaya kaldırıyorum. ve evet işte o yıllardır canlı kanlı görmek istediğim o manzara. iki bacak arasından fırlamış ıslak, tüysüz belli bir kesimin deyimiyle şeftali gibi amcık çıkıyor ortaya. ben teyzemin niyetimi anlamış olduğunu farz edip bacaklarını bırakıp ellerimden kuvvet alarak benim ufaklığı o etli ıslak yuvaya sokuyorum. teyzem yüzümü kara çıkarmıyor neyse ki yoksa o bacaklar benim iflahımı sikerdi sert bir darbeyle. neyse başta durumu yadırgıyorum çünkü bu sefer tüm sorumluluk benim üstümde. neyse 1 dakikalık afallama süresinden sonra uygun destek mekanızmasını kurup bacaklarının arasında git gel yapıyorum. tartışmasız hayatımdaki en zevk aldığım şeydi o bacakların arasında pörtlemiş amcığı sikmek.” belki de hep hayalini kurduğum fanteziyi gerçekleştirmekti bana asıl hazzı veren” ama ne olursa olsun başlayıp boşalana kadar ki o zaman dilimi hayatımın en güzel 5-6 dakikasıydı diyebilirim. buna teyzemin diğer pozisyonlarının aksine bunda gerçekten inlediğini görmek beni o inanmadığım tanrıların tanrısı gibi hissettiriyor. sonra ben direk kendimi teyzemin yanına atıyorum bir kaç dakika hiç konuşmadan tavanı izliyoruz ikimizde sanki yaptıklarımızdan pişman olmuş gibi ” pişman mıyım acaba ? ” “pişman mıdır acaba ?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder